S*ktir Et / F**k It





Yazar: John C. Parkin
Çeviri: Figen Kılavuz
Orijinal Dili: İngilizce
Yayınevi: Arunas Yayıncılık | 2011

Kişisel görüşlerimin okuma hevesinizi etkilemeyeceğinden eminseniz veya bunu göze alarak okuyacaksanız devam edin lütfen.
Ben uyarmış olayım da...

İsmi kullanıcı adıma çok uygun olan bu kitabın içeriği maalesef bana pek hitap etmedi, bilmediğim bi' şeyi öğretmedi.
Dokuz yıldır "Sittirella"yım; yazar gelsin de ona "Sittir Etme Sanatı"nın inceliklerini öğreteyim.
Umarım sizin bilmediğiniz bi' kaç şeyden bahsediyordur da çok seversiniz. Sonuçta kesinlikle sıkıcı bi' kitap değil, aksine oldukça kolay okunan, akıcı ve de eğlendirici.

Arka Kapak Yazısı:
"Kendi yolunda gitmek harika bir duygudur.

S*ktir Et demek sizi iyi hissettirir. Mücadeleden vazgeçmek, ne hoşunuza gidiyorsa onu yapmak, çevrenizdekilerin sizin hakkınızda düşündüklerini umursamamak ve kendi yolunuzdan gitmek harika bir duygudur.

John C. Parkin’in bu komik ve ilham verici kitabı, S*ktir Et demenin; Doğunun boş verme, vazgeçme ve bir şeylerin o kadar da önemli olmadığını fark ederek gerçek özgürlüğü bulma gibi ruhani fikirlerinin kusursuz bir Batı ifadesidir

S*ktir Et; şarkı okumak, meditasyon yapmak, sandalet giymek ya da tütün yemek gibi eylemler gerektirmeyen ruhani bir yoldur. Modern zamanın küfürlü söylenişiyle, S*ktir Et, Batılıları şöyle bir sarsıp kendilerine getirecek, anlam dolu hayatlarımıza egemen olan stresi ve gerginliği ortadan kaldıracaktır.

Bu yüzden, bütün sorunlarınıza ve meselelerinize S*ktir Et demenin bir yolunu bulun. Hayatınızda yapmanız "gerekenlere" S*ktir Et deyin ve sonunda başkaları ne düşünürse düşünsün, neyi yapmak istiyorsanız onu yapın."

Altını Çizdiğim Cümlelerden...
"Deneme 1: Şimdi Herhangi Bir Şeye Siktir Et Deyin.
Siktir et dediğiniz zaman genelde size acı veren bir şeyi, bir bağınızı salıverirsiniz."

"Bütün felsefeler, dinler ve ruhani öğretiler aynı vaatte bulunuyorlar: Özgürlük! Sorun şu ki bu yerine getirilmesi çok zor bir vaat.
Gerçekten, bu vaadi yerine getirebilecek herhangi bir felsefe, felsefelerin temeli olurdu. İşte Siktir Et felsefesine hoş geldiniz. Batı'da birçoğumuzun sorunu aşırı stresli, gergin, endişeli ve denetleyici olmamızdır. İşte tam da bu yüzden bizim Siktir Et gibi bizi rahatlatacak ifadelere ihtiyacımız vardır."

"Siktir Et Neden Bu Kadar Çarpıcı?
Çünkü "Siktir" kelimesini içeriyor.
Böyle bir kitap sırf "Siktir" kelimesini içerdiği için tartışmalı olabilir. Komik, gerçekten. Çünkü öncelikle belirtmeliyim ki kelimenin kendisini kullanmak değil de kelimenin arkasındaki felsefe aslında anarşik bir şeydir. Fakat esas sebebi bir kelimenin gücünü yitirmesinin uzun zaman almasıdır.
"Siktir" kelimesi gerçekten güzel bir kelimedir."

"Çünkü Siktir Et tamamen anarşiyle alakalı.
Siktir Et demek dünyanın anlamına, geleneğine, otoritesine, sistemine, düzenine ve tekbiçimliliğine çomak sokmak gibidir."

"Bu Kitap Nasıl Okunmalı?
Eğer sürekli ünlü dergileri okuyup bir şeye sondan başa doğru göz atmaya alışık insanlardan değilseniz, Batı'da birçoğunuz bu kitabı baştan sona doğru eğilimi gösterecektir. Fakat bu eğilim size kitabın sonu için yardımcı olmayacaktır ki kitabın sonu zaten kapakta yazıyor: Siktir Et, hayatta hiçbir şey senden önemli değil!"

"Siktir Et'in dile getirilmesinin merkezinde hayatımızdaki anlam ilişkisi yatar. Gerçek, hayatlarımızın çok anlamlı olmasıdır ki bu da güzel bir evrensel şakadır. Bizler yaşam mücadelemizin anlam bulmak olduğunu düşünüyoruz, yapacak anlamlı şeyler bulmayı istiyoruz; hayatın gerçek anlamı üzerine kafa yoruyoruz; anlamsızlık hakkında kaygılanıyoruz. Fakat bizlerin canını yakan, böylece sonunda bize Siktir Et dedirten şey bu anlamların birikimidir."

"Planlar ve amaçlar saçmalıktır.
Planlar ve amaçlar hayatımız için ne kadar önemliyse bir o kadar da gereksizdir. Bir plan yaptığınızda ve bir amaç belirlediğinizde hayatınız bu noktaya doğru ilerler. Hayatınızla birlikte neyi başarmaya çalıştığınız üzerine çok yoğunlaşırsınız. Amacınıza ulaşmak için bu küresel çabada öteki olasılıkları düşünmek bile istemezsiniz.
Kalabalık, Trafalgar Meydanı'nın bir fotoğrafına bilgisayarınızdan baktığınızı düşünün. Güneşli bir gün ve herkesin keyfi yerinde. Fakat aniden bir detaya takılıyorsunuz: Bir kişinin üzerine odaklanmak için bilgisayarınızın büyüteç özelliğini kullanıyorsunuz. Bu insan bir erkek ve fıskiyelerden birine bakıyor. Kaybolmuş ve çevresinde olanlardan bihaber gibi bir hali var. Adamın sağ eline doğru resmi yakınlaştırıyorsunuz, sağ elinde tuhaf bir sembol olan dövmesini görüyorsunuz. Sembole iyice bakıp ne anlama geldiğini merak ediyorsunuz. Bu büyütülmüş resmin çıktısını alıp düşünmek için duvarınıza asıyorsunuz. İşte bir şeye odaklandığımızda bizim de yaptığımız budur."

"Noel Baba'nın olmadığını öğrendiğimde de bu duygu tekrarlanmıştı. Hemen sonra da İsa'nın sadece bıyıklı ve sandaletli geçmişteki bir adam olduğunu ve günümüzdeki bıyıklı ve sandaletli adamlar tarafından uydurulduğunu öğrendim. Hayat bazen bizi hayal kırıklığına uğratır."

"İnsanlar ne kadar uğraşırsa uğraşsınlar, "iyi" ve "kötü", "barış" ve "savaş" arasındaki görünen denge her zaman aynı kalır. Her zaman "iyi" insanlar ve "kötü" insanlar vardır. İyi eylemlerin dünyadaki etkisi olağanüstüdür. Kötü eylemlerin etkisi de öyledir. Fakat ikincisi daha çabuk yayılır. Sonuçta, dünyanın genel olarak "kötü" olduğuna inanırız ve dünyayı daha iyi bir yere dönüştürmeye çalışırız."

"Öteki İnsanların Sizin Hakkınızda Ne Düşündüğüne Siktir Et Deyin.
Öteki insanların bizim hakkımızda ne düşündüğünü neden önemseriz?
Öteki insanların bizim hakkımızda ne düşündüğünü bazılarımız çok önemser. Birilerinin bizi sürekli onaylaması içimizdeki temel isteklerden biri gibidir. Bu isteği kendi çocuklarımda da görüyorum: Komik bir şey yaptıklarında onlara gülmemizi, özel bir şey yaptıklarında onları tebrik etmemizi istiyorlar. Çocukların aradığı onayı ve ilgiyi onlara verirsek, özsaygı duygusunu geliştirirler. Başka bir deyişle, dış dünyadan aldıkları onay ihtiyacının karşılanmasıyla, kendi kendini kabul etme, onaylama duygusunu geliştirirler.
Öyle görünüyor ki, bizler büyüdükçe, kendimizi ne kadar onayladıysak bir o kadar da kendimizi tanımlarız. Daha önceki onay ihtiyaçlarımız karşılanmamış ise, kendimizi onaylama seviyemiz oldukça düşüktür (kendimizi onaylamamızı özsaygı olarak adlandırabiliriz) böylece muhtemelen dış dünyadan onay istemeye devam ederiz."

"Hep dikkatimi çeken bir konu olmuştur. Özellikle başarı konusu. Özsaygısı az olan insanların başarı seviyeleri çok yüksektir, çünkü çocukken çevrelerinden hiç onay almadıkları için bu insanların dış dünyadan abartılı derecede onay alma isteği vardır."

"Korkuya Siktir Et Deyin.
Korku ve Aşk
Hayatımızda egemen olan bariz iki karşı güç vardır. İyi ve kötü değil. Aşk ve korku. Evet, doğru: Aşkın karşıtı nefret değil korkudur.
Bu iki duygudan biriyle hareket ederiz.
Ya hayatı kucaklar ve severiz, libido diye adlandırılan bu kelimeyi çok severim, çünkü birçok insan bu kelimenin cinsel istekle alakalı olduğunu düşünür. Öyle dediklerinde ve "Evet, benim libidom yüksek" dediğinizde, sizin seks bağımlısı olduğunuzu ve Michael Douglas ile karanlık bir odaya tıkılmanız gerektiğini söylerler. Fakat libido tamamen yaşama aşkıdır. Libidonuz yüksekse, hayatınızı çok seviyor hatta arzuluyorsunuz demektir."

"Bu cümle size de tanıdık geliyorsa, "Henüz ne istediğimi bilmiyorum," cümlesinin arkasına saklanmaktan vazgeçmenin zamanı geldi. Siktir Et deyin ve kendinizi tanıma cesaretini gösterin. Kendinizden ve kendiniz için ne istiyorsunuz?"

"Siyasetçilerin asla "Bakın, oturup bunu etraflıca düşündüm ve anladım ki tam bir götlük yapmışım. Şimdi bir öncekinin tam tersini düşünüyorum, kusura bakmayın," dediğini duymazsınız."

"Hayat ruhaniyetin ta kendisidir. Hayat sadece kendi yolunda akıp gider. Hayat kimseyi ne eleştirir ne de yargılar. Hayat olana karşı çıkmaz. Çünkü hayat olduğu gibidir.
Hayat saf yumuşaklık ve rahatlıktır. Hayata direnmek sertlik ve gerginliktir.
Siktir Et her şekilde gerginlikten rahatlamaya giden yoldur.
Siktir Et, en derin şeyi söylemenin en küfürlü yoludur: Rahatladığımızda ve hayatın akışına kendimizi bıraktığımızda, esas özgürlüğün tadına varırız.
İşte bu yüzden, Siktir Et, Temel Ruhani Yoldur."

Keyifli okumalar...

Görsel: Google Images

6 yorum:

  1. ben yapamıyorum bunu mesela, şimdi Dreamer ve Sen okuyorum ama ne kadar okursam okuyayım sonuç değişmiyor fazla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben "Sittir Et!" demeyi de bizzat etmeyi de biliyorum :)))
      Ders alamayacağım daha doğrusu bana yeni bi' şeyler öğretmeyen kitapları sevemiyorum.

      Sil
  2. Bu kitabı okudum, okuduğuma da pişman oldum boşuna zaman kaybı bana göre, zaten sırf ilgi çeksin ve çok satılsın diye böyle bir isim koymuş yazar ve amacına ulaşmış kitap çok satanlar arasındaydı benim aldığımda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman kaybı, katılıyorum.
      Sırf para kazanmak amacıyla yazılmış, son derece ticari bi' kitap ama demek ki tutmuş çünkü yazar peş peşe "S*ktir Et" kitabı çıkarmış. Diğer kitaplarını kesinlikle okumam.

      Sil
  3. ",eğlendirici."den sonrasını okumadım :)

    Diplomasını da ver, soksun cebine :))
    Ben görmüştüm, merak etmiştim de almamıştım. İyi olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu kitaba para verip de okuyanlara acıyorum, net :)

      Sil

Buraya yazmaya niyetlendiğin her şeyi aleyhinde delil olarak kullanabileceğimi bilmeni isterim...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

...yavrum seni layk ettim...